2 Eylül 2015 Çarşamba

11. Bölümün Nazlı'sının İç Dünyası


Duvarların dili olsa da konuşsa deriz çoğu zaman. Bizimse bir duvarımız var, SavNaz duvarımız.. Tıpkı mavi gezegen üzerinde bulunan tuğladan oluşmuş birçok arkadaşı gibi o da konuşamıyor insanlarla. Üzerine boyanılan renklerde saklı, şahit olduğu siyah beyaz eski türk filmlerindeki aşkların büyüklüğünü aratmayan Savaş & Nazlı çiftinin kocaman sevdası. Nazlı'nın duvar boyama sanatı tutkusu hayatında ilk defa başka bir tutkuya tahtını bırakıyor amaç değil araç oluyor Savaş'a giden yolda.

    Büyük bir heyecanla kaçıyor 11. bölümde de Nazlı, SavNaz duvarına. Her ne kadar Savaş'ının boynuna koşup sarılmak istese de yapamıyor gönlünden geçeni, dem vuruyor isteklerine, o karmaşık duygular içerisinde söz geçirmeyi başarıyor deli gibi çarpan kalbine. Sonuç olarak atıyor kendisini, ait olduğu o duvarın önüne ve çömeliyor mavi gökyüzünün altında başını yeşilliklerinin altına soktuğu ağacın yanıbaşına. Düşüncelerini, kafasından geçenleri bir bir anlatıyor kendisine konuşmaya çalışıyor içindeki Nazlı ile derken duvarın, yaprakları altına sığındığı ağacın bir diğer sahibi geliyor yanına. Heyecanına yenik düşüp saçmalama faslına geçiyor Nazlı ne yapacağını, ne diyeceğini bilmeden öylece saçmalıyor sadece, korktuğu başına geliyor kalp ritminin fazla hızlanmasından oysa bilmiyor ki bulunduğu davranışlar korkulması gereken utanç verici hareketler değil, sevdiği geminin her defasında daha da yaklaşarak demir salmasına sebep olan o masum limanın tatlı rüzgarında oynaşan deniz dalgaları gibi saf ve temiz hareketler.

    Dışarıdan minik görünen bu kıpırtılar Nazlı'nın midesinde uçuşan kelebeklerin kanatlarını her çırpışlarında bir filin tepinmesi kadar yankı yapıyor Nazlı'nın gönlünde... Oysa Nazlı yankı yapmaya müsait öyle koca bir yüreğe sahip ki tüm bu tatlı macerayı bir kenara bırakıp kardeşi, canı, ikizi Selin uğruna savaşmaya gidebiliyor korkusuzca... Derken kılıçlarını çektiği o saatlerde sevdiği adam Savaş önce gözlerine bakıyor Nazlı'nın sonra kirpikleri gözlerinden çıkan sinir ateşinin fırlatılmaya hazır okları kadar keskinken divan şairlerinin kirpiklere ''ok'' deyişini alıp sevdiği kadına yerleştiriyor ve o keskin kirpiklerin yönünü kendi kalbine doğru çevirmek istercesine Nazlı'nın hayatında alacağı ilk öpücüğe imzasını atmak üzere hamlesini yapıyor.. O güne dek konuşamadıkları ne kadar birikinti varsa dudaklarından kurulan köprünün altından bir ırmağa dönüşen onlarca su damlası hızlıca birbirlerinin yüreklerine akıp titretiyor içlerini.

   Nazlı dudaklarında dudaklarını hissettiği Savaş'ın ilk defa konuşma mührünü çözmeye baş koymuşçasına zorluyor Savaş'ı duymak istediği cümleler için. Savaş ise bir o kadar sıkı kapamış cümlelerinin üzerini Nazlı'ya duyurmamak adına ısrarla dilinin altında saklıyor kalbinin tüm seslerini ''Erkekler bu tarz şeyleri çok kolay söyleyemezler'' bahanesinin ardına sığınarak. Nazlı'nın ise içinde uçuşan kelebekler kısa ömürlerinin vadesini doldurmak üzere yavaştan ölüme sürükleniyorlar o sessizlik içerisinde... Derken Savaş'ın çantasından çıkan bir başka kelebek düşman kesilerek Nazlı'nın geriye kalan tüm küçük kelebeklerini,Nazlı'nın gözlerinin tek görüş açısı ile acımasızca öldürüyor.

     Artık gün biter, gece tüm karanlığıyla Savaş ve Nazlı'nın üzerine çöker. Tıpkı SavNaz duvarı gibi, onlara tanıklık edecek SavNaz yıldızının altında Savaş ilk defa sessizliğini bozmak ister ancak bu sefer  de Nazlı emin bir şekilde kulaklarını tıkar Savaş'a karşı... Nazlı'nın sarf ettiği onca kelimenin arasından ''Ama olmaz'' gelip okşuyordu en duygusal yanımızı. Kalbinde zaten bir başka kadına yer verdiğini düşündüğü Savaş'ın onu oradan söküp atmasına, oraya kendisini yerleştirmeye çalışmasına müsade edemezdi. Çünkü Savaş'a olan aşkında benliğini yok etmeyi başarmış, ''Beni severse severim'' mantığından uzak tek kişilik bir sevgiye razıydı Nazlı Elif Şafak'ın ''Bense ne bir şeyleri değiştirmek peşindeyim, ne bir yere varmak. Ne sahip olmak derdindeyim, ne kendimi kanıtlamak.''  sözlerinin altını çizercesine yeter ki sevdiği değişmek için zorlanmasındı tüm derdi... Oysa haberi yoktu ki Savaş'a bahsettiği sırtında taşıdığı yük kendi kalbindeki aşkın ağırlığından kat be kat daha hafifti... İşte öyle güzel, öyle çok seviyordu Nazlı Savaş'ını...

1 yorum: